KOLEKSİYONCULARA BİLGİLER “PORSELEN”
Porselencilikte ihtisas ancak elin bunlarla uzun süre temas etmesi ile elde edilebilir. Kişi, bu el alışkanlığı ile kullanılmış bir porselenin üzerinde tabii olarak meydana gelen kayganlık ve gözün ilk nazarda vereceği karar üzerine hareket etmelidir. Amatörlerin ısrarla aradıkları seladonlar, bleu-blanc’lar aşağıda da göreceğimiz üzere taklidi demeyeceğim asıllarının benzeri çok olan eserlerdir. Unutulmamalıdır ki Çin porselenlerindeki damgalar eserin dönemini her zaman belirtmemektedir. Çünkü ustalar birkaç asır sonra dahi yaptıkları eserlere dönemin damgalarını vurmuşlardır. Örneğin 19. asırda yapılmış Ming stili bir kaseye, usta Ming döneminin damgasını vurabilmektedir, bu yüzden eseri incelerken damgadan ziyade dönem özellikleri ve döneme has sanat öncelik kazanmaktadır. Seladonlarda olsun diğer mavi beyaz, renkli ..vs.. Çin porselenlerinde aranacak en mühim şart rengin temiz ve parlak, şekillerin düzgün olmasıdır. Bunlar kıymet üzerinde önemli tesire sahiptir. Bunlar gibi Sax ve sair Avrupa porselenler ile Türk porselenlerinde de yukarda arz ettiğim gibi iş temizliği ve sanat yüksekliğine göre kıymetin artacağını herhalde takdir edersiniz. Çoğu fabrika ve imalathane özel siparişler ve kıymetli üretim yanında günlük yaşamda kullanılacak sıra mallarda imal etmiştir. Bu tip işler kesinlikle vitrinlerde teşhir edilmek için, salonların baş köşelerine koyulmak için veya sipariş ile yaptırılmış yada hediye verilmek için alınmış kıymetli porselenle aynı değerde olamaz. Bu tip işlere Yıldız porselenlerimizde de rastlanmaktadır. Günlük kullanım için üretilmiş, mutfak porselenleri diye tabir ettiğimiz bir çok üretim yapılmıştır. Porselen eserlerde kıymeti öne çıkartan bir başka unsurda, el işi ile sanatkarın titizlikle fırça kullanarak porseleni bir tuval gibi kullandığı eserlerdir. Bir de baskı tekniği ile yapılmış birbirinin aynı desenleri düşünün. Porselen işlerin birer kıymet ifade edebilmesi için kusursuz, sağlam olmaları şarttır. Aksi halde en küçük saç kılı atık dediğimiz küçük ve önemsiz gibi gözüken çatlak, atık veya önemsiz gibi gözüken veya hiç gözükmeyen restorasyon/yenileme o porselenin kıymetini hiçe indirmeğe kafidir. Bu gün restorasyon ile porselenlerin pazarda müşterilere satıldıkları her gün rastlanan hadiselerdendir. Restorasyon işi çok mütekamil olarak başarılmakta hatta çatlak, kırık eserlere tamirden sonra can (porselenlere parmakla sertçe vurduğunuzda çıkan tın sesi) bile verildiği görülmektedir. Restorasyon teknikleri geliştikçe, kaliteli ve pahalı malzemeler kullanıldıkça bu kaçınılmazdır. Bu sebeple alınacak eser iyice tetkik edilmeli, eserde sararma olup olmadığı (porselendeki restorasyon genellikle zaman içinde sararma yapar), desenlerin sonradan tamamlanıp tamamlanmadığı, genelindeki renk ahenginin bazı yerlerde bozulup bozulmadığına iyice bakılmalı, eseri elinizle okşadığınızda bazı bölümlerinde pütürlenme olup olmadığı iyice anlaşılmalıdır. Tırnak ile porselen zemini üzerinde araştırma yapmakta tamir boyalarını, yaldızlarını anlamaya kâfidir. Eski bir teknik olsa da, gerektiğinde eser sıcak suya tutulmalıdır. Sıcak su tamiri genellikle dışarı kusar, meydana vurur. Yaldızlardaki tamamlamalar ve oynamalarda kolayca anlaşılabilmektedir. Genelde devir altınının rengi ve tonu da sonra yapılanla tutmaz. Avrupa’nın birçok büyük şehrindeki atölyelerde yüzyıl başından beri eski ve kıymetli porselenler ayni ile taklit edilmektedir. Bu işler en yüksek amatörleri bile aldatmakta, Sax-Viyana-Çin porselenlerinin tıpkı tıpkısına taklit edilerek bin türlü hilelerle satıldığı bilinmektedir. Bu işleri anlayabilmek porselenler eserlerle daha fazla ilgilenmek, daha fazla esere dokunmak ile olur. Buda parmakların ihtisası yani alışkanlığı ile alakalıdır. Birazda damgalardan bahsedeceğim, bilirsiniz ki bu markalar porselenlerin diplerine genelde laciverde yakın mavi renkle vurulur. Bu rengin haricinde başka renk boyalarla da vurulmuş markalar olduğu gibi bazıları da soğuk damga diye tabir ettiğimiz oyularak meydana getirilmiş olarak görülür. Bu işaretler bize o porselenin ne zaman ve nerede yapıldığı hakkında bir fikir vermeğe kafidir. Şunu unutmamak gerekir ki her markaya sahip eser o markanın vurulduğu imalathaneye ait demek değildir. Damgaya bakıp esere sahip olmak büyük hatadır. Özellikle yurtdışında birçok Meissen ve Sevres damgalı alelade porselenler piyasada cirit atmaktadır. Bazen bu markaların birbirlerine az çok benzediği de olur, iş o vakit ihtisasa dayanır. Bu damga işi imalathanenin alamet-i farikası olduğu için bazı yüksek işlerde o işi nakışlayan sanatkârında kendi hususi imzasını eserin bir kıyısına vurduğunu birçok örnekten anlıyoruz. Çin porselenlerinde tesadüf edilen ısmarlama markalarda bu marka işinin bir diğer nevidir. Porselenlerin hemen hepsinde marka bulunursa da, markasız yüzlerce porselene tesadüf edilebilir. Örnek vermek gerekirse; Sax ve Viyana porselenlerinde marka işi ehemmiyetle tatbik edildiği halde yinede birçok markasız esere rastlanmaktadır. Bu iş desen vesair özel hususi alametlerle belli olduğu gibi elin ve gözün aşinalığı porselenin cinsini tayin etmemizde bize yol gösterir. Taklitçilik işinin Paris’te bir devirler ne boyutlara ulaştığını size şu satırlarla aktarmak istiyorum; Paris’te taklit porselen imal eden bir atölyenin sahibi, müzayededen muteber ve köklü bir ailenin malı olduğu söylenen yüksek kıymetli bir porseleni oldukça pahalı bir fiyata kendi özel koleksiyonu için kıran kırana geçen bir müzayede neticesinde satın alır. Bunun model olarak kalıbı alınması içinde imalathaneye getirerek ustabaşıya gösterir ve bu nefis porselenin taklidinin yapılarak meraklıları için piyasa süreceklerini söyler. Ustabaşı hayranlıkla eseri eline alır ve bir müddet inceleyip tetkik ettikten sonra bu eserin kendi imalathaneleri işi olduğunu ve filan zaman yaptıkları işe vurdukları hususi şifreli markayı gösterir. Bu hikâyeden de anlaşılacağı üzere çok dikkatli bir iş olan bu merak kesinlikle yukarıdaki satırlarda bahsettiğim gibi büyük tecrübeye ihtiyaç duyar.