top of page

TESPİH SANATI

Hat sanatından sonra Türklerin geliştirdiği dini yönü ağırlıklı sanatlardan biri de tesbihçiliktir. Osmanlı Türklerinde tespihçilik sanatının tarihi 17. yüzyıla kadar izlemek mümkün olmaktadır Bu sanat,17 ve 18’inci yüzyıllarda gelişerek sürmüş, 19’uncu yüzyılda doruk noktasına ulaşmıştır.Türk erkeğinin yüzyıllardır vazgeçemediği aksesuarlarından biri olan tesbih bugün artık ince işçiliği, pahalı malzemelerden yapılmasıyle koleksiyoncuların gözdesi olmaya başlamıştır.Hiç tereddüt etmeden ve öğünerek söyleyebiliriz ki İslam dünyasının en güzel tesbihleri İstanbul’da yapılmıştır. Buradan imparatorluğun her tarafına ve özellikle, her yıl Hac mevsiminde Mekke’ye gönderilmiştir. İslam dünyasında hemen her yerde, örneğin Semerkant, Buhara ve İran’da da tesbih isçiliği gelismişse de bunlar daha çok, kullandıkları maddeler yönünden ün yapmıştır. Tesbihler çeşitli ağaç malzemelerden, bağa, balık dişi, gergedan boynuzu, firuze,lapislazuli, yeşim, akik gibi hammaddelerden yapılmaktadır. Çekimi de tesbihin türüne göre değişmektedir. Yazın ve kışın çekilen tesbihler birbirinden farklılık göstermektedir. Elin terinden etkilenmemesi için necef, akik, yeşim gibi tesbihler yazın çekilen tesbihlerdendir. Diğer tesbihlerin ise kışın çekilmesi daha uygundur. Her tesbihin çekimi farklıdır, örneğin yumuşak bir madde olan kehribar, deliklerin büyümemesi için elde okşar gibi çekilir. Herkes tesbih çekemez deyimi de burdan kaynaklanmaktadır. Her tesbih zaman zaman çekilmelidir, çekilmeyen tesbihler matlaşır başka bir deyimle sahibine küser. XIX. Yüzyıl sonlarında Kapalıçarşı çevresinde 300 dolayında tesbih tezgahının çalıştığı bilinmektedir. Tane, nişane, durak, imame, pul, tepelik, hatime, çivi gibi değişik ad ve işlevleri olan parçaların yapılışında tespihçi ustasının beceri ve yeteneği belirir. Klasik tespihte tane sayısı 99’dur. 33’lük olanları bulunduğu gibi, tekke ve dergahlarda dervişlerin zikr (Allah’ı tespih etmek) için kullandıkları 500 hatta 1000 taneli tespihler de vardır. Taneler “armudi, servi, şalgami, beyzi, üstüvane” gibi çok değişik biçimlerde yapılmıştır. Durak veya nişaneler her 33 tanede bir konulan ve tane dizisinden dışarıya doğru sarkan bölümlerdir. Bazer üzerinde hareketli halkalar da bulunur. Pul, imameden itibaren yedinci veya beşinci taneden sonra konur. İmame ise, tane, nişane ve pulları iki uç halinde bir araya getirerek ipliklerin içinden geçirildiği, sanatçının yeteneğini gösteren en önemli parçalardandır. Tespihe imameden sonra kamçı denen bir kordon bağlanır. Kamçının üst tarafına ise, Türk başı denilen, dört zincirin ucuna bağlanan taneler takılır. Tepelik veya hatime ise, kamçının üst ucunda bulunur.

bottom of page