top of page

Öyle Tuvale; Böyle Fırça!

Bizde yarım, dünyada sanat piyasasının bütçesi neredeyse 75 milyar dolar! ABD’de 17.500, Almanya’da 6501, İtalya’da 3.790, İngiltere’de 1850, İspanya’da 1343, Fransa’da 1247 müze varken bizdeki müze sayısı kaç dersiniz? 295 ! Çoğu ülkenin şehirlerindeki müzelerden tüm ülkemizdeki müze sayısı daha az. Lakin üzülmeyelim, ülkemizde AVM sayısı müze sayısından, toplu konut sayısı da müze envanterlerinde kayıtlı eser sayısından fazla… Eskiden koleksiyoncular vardı bu işe gönül veren tutku ile bağlı. Araştırma yapan, müze gezen, kitap okuyan, hatta günün bir kısmını antikacıları, eskicileri gezerek mesaisini harcayan entelektüel ve aristokrat meraklılar vardı. Eskiden mezatlar, antikacılar, piyasanın duayenleri, antika pazarları, antikacılar çarşısı, iç bedesten, kuledibi, çınaraltı vardı. Vardı da vardı… O eski, işten anlayan antikacıların birçoğu gitti; yerine prestijli semtte milyonlarca dolarlık antika showroom’u ve galeri sahibi muteber zatlar geldi. Piyasanın dört bir yanını danışmanlar, tekel eksperler, tefeciler, kaçakçılar, hırsızlar, mafya tuttu. O mezatların yerini beş yıldızlı otellerin balo salonunda yapılan Meydan Larousse edasındaki kataloglara sahip müzayedeler aldı. O piyasanın duayenleri yerini duayen danışmanlara, tekel eksperlere bıraktı. Eskiden bir eser çıktımı herkes heyecanlanır birbirine haber verir, üstüne sohbetler yapılır, koleksiyoncular gelir, inceler sever okşardı. Şimdi mi? Eser sıkıntısı yok. Muteber antikacı ve galerilerde nereye baksanız bir başyapıt. Müzayede kataloglarının hangisinin sayfalarını çevirseniz onlarca başyapıt… Nasıl mı? Şimdilik sahte eserleri ve tekel eksperleri bir kenara bırakalım. Çünkü öyle kısaca yazılıp geçiştirilecek bir konu değil. Etraflıca başka bir yazımda sizlere bahsedeceğim. Bu memleketi yüzyıllardır soymadılar mı, sanat eserlerimizi, kültür varlıklarımızı yurtdışına kaçırmadılar mı? Şimdi de gözü müzelere, camilere, tekkelere diktiler. Yazık değilmi, Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nden 300’e yakın eser çalmışlar son yıllarda. Bu eserleri alan koleksiyonculara, bilmeden satışlarına aracılık edenlere yazık değil mi? Gerçekte sanat piyasası her geçen gün ölüyor. Birilerine sorsanız piyasa çok canlı, dünya standartlarına ulaşmış. Fuarlar çoğalmış, müzayedeler artmış. Birilerine sorsanız antika ve sanat eserleri en önemli yatırım aracı olmuş. O birilerine sormak lazım, peki nerede o gerçek koleksiyoncular, nerede o eski antikacılar, galericiler, çarşılar, pazarlar… Koleksiyoncular tek tükte kalsa yerini toplayıcılara bıraktı. Toplayıcılar mı kim, onlar değişken. Dönem zenginleri, hortumcular, birilerinin yandaşı kısa yoldan köşeyi dönenler. Onları mı kim yönlendiriyor; o meşhur danışmanlar, tekel eksperler ve lüks semtteki prestijli galeriler ve antikacılar… Dünyanın neresinde görülmüş yaşayan bir sanatçının fiyatı bir iki senede ona, yirmiye hatta yüze katlıyor. Dünyanın neresinde görülmüş bir müzayede de “X” eser yüze, diğerinde yüzbine ya da daha fazlaya, belkide milyona… Bir böbürlenme bir böbürlenme; Türk resmi hak ettiği seviyeye ulaştı. İsteriz tabi, isteriz tamam da çıtayı o seviyeyi kim kimlerle nasıl çıkartmış. Müzayede de kim o bayrağı kaldırmış. Olsun, sorun değil gene TMSF el koyar, alınanın onda birine eserler el değiştirir, piyasa canlanır! Soruyorlar ne alalım? Cevap veremiyorum çünkü benim uzmanlık alanım değil, hatta haddime bile değil. Nasıl cevap vereyim. Tuğralı gümüş satılmıyor; Neden? Çok sahtesini piyasaya sürmüşler yakın tarihlerde, fiyatlar yerlerde. Koleksiyoncu tablo almaya korkuyor; Neden? Hangisi müzeden çalıntı belli değil. Tombak satılıyor, fiyatları da uçtu; Neden? İstanbul Kadıköy yakasında oturan zat-ı muhterem yaşlandı artık sahtelerini yapmıyor. Aivazovsky uçtu, fiyatları dünya fiyatları ile aynı seviyede; Neden? Sahtelerini satan terk-i diyar etti ülkeyi de ondan. Türk Hat Sanatı altın çağını yaşıyor; Neden? Bu da iktidar dönemi zenginlerinin bir hediyesi, artık para ayakkabı kutularına sığmıyor birazda sanata eğilelim. Böyle tuvale, böyle fırça… Sert oldu değil mi? Bence olmadı, biz bu ülkede alışığız böyle şeylere. İşin içine kültür sanat gibi laflar girince sert ve uzak gözüktü sizlere; ama banka hortumlamakta, borsa manipülasyonlarında, ihalelere fesat karıştırmakta, rüşvette, yolsuzlukta duysak? Sözüm herkese değil tabii ki. Dedim ya tek tükte kalsa gerçek koleksiyoncular, özel müze kuranlar, bu işe gönül veren antikacı, galerici ve müzayede organize edenler var. Az da olsa…

bottom of page